Bu kitapta Avrupa ile hikâyemiz, Batı karşıtlığı ile Batı hayranlığı arasındaki sıkışmışlığın ötesine geçilerek anlatılmaya çalışılmıştır. AB ile ilişkiler, Türkiye için sadece bir dış politika unsuru olmanın çok ötesinde bir öneme sahiptir. Türkiye ve AB’nin birbirinden giderek uzaklaştığı bu dönemde, yaşananları daha iyi anlayabilmek için geçmişe çok daha detaylı ve çok boyutlu bakmamız gerekir.
Bu incelemede, Avrupa ile ilişkilerin tarihi arka planına, Osmanlı dönemini de kapsayacak şekilde bakılarak, kimlik, kültürel diplomasi, sanatta ve günlük hayattaki karşılıklı etkileşimleri gibi ilişkilerin çok üzerinde durulmayan farklı boyutları konuyla ilgili farklı disiplinlerden akademisyenler, sanatçılar, yazar ve uzmanlarla yapılan görüşmelere de yer verilerek disiplinlerarası bir yaklaşımla incelenmiştir.
Türkiye, AB ile ilişkilerde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen her şeyden önce stratejik önemi fazla bir komşu olarak
görülmeye devam ettiği, tarihe dayanan derin ve kurumsallaşmış güçlü bağları olduğu için, aralarında dönem dönem
siyasi gerginlikler yaşanmasına rağmen, ilişkiler kopma noktasına gelmeden bir şekilde toparlanabilmektedir. Evrensel değerler çerçevesinde bir araya gelmiş, ortak hareket edebilen bir AB ve Türkiye, dünyaya farklı kültür ve kimliklerin bir arada barış içinde, ortak sorunlara birlikte çözüm üreterek yaşayabileceğini gösterecektir. AB ile Türkiye’nin hikâyesi, sadece kendileri açısından değil, bölge ve dünyanın huzur ve barışı için de çok önemlidir.